Orucun Kazası, Kefareti ve Fidyesi
Fıkıh âlimlerinin ittifakı ile Ramazanda bir veya daha fazla gün oruç tutmayan kimsenin bunları kaza etmesi icap eder. Tutmama; hastalık, yolculuk, hayız vb. özürler sebebiyle ya da kasten veya yanılarak niyeti terk etmek suretiyle olur. (Fethu'l-Kadir, 2/80; Muğnil Muhtac, 1/437)
Bunun delili, şu ayet-i kerimedir: "Sizden her kim, hasta ya da yolcu bulunursa, diğer günlerden o sayıda oruç tutsun." (Bakara; 185)
Özürsüz olarak Ramazan orucunu bozan kimse, günahkâr olur. Çünkü Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi veselem hadis-i şerifte şöyle buyurur: "Ruhsatsız olarak veya hastalık durumu olmaksızın orucunu bozan kimse, ömür boyu oruç tutsa da o günün borcunu gerçekten ödeyemez." (Tirmizî, Ebu Davud, İbn Mace, Nesai)
Âlimlerin çoğunluğuna göre kaza oruçlarının peşpeşe tutulması müstehabtır. (Fethu'l-Kadir, II, 81; Muğnil Muhtac, I, 445) Fakat Ramazan orucunun kazasında, peş peşe oruç tutma şartı yoktur. Bir kimse, kaza oruçlarını dilerse peş peşe, dilerse ayrı ayrı tutar. Çünkü oruçların kaza edilmesini gerektiren ayet mutlaktır. Ancak gelecek olan Şaban'dan sadece kaza edilecek oruçların sığacağı kadar gün kalırsa, o takdirde kaza oruçlarının peşpeşe tutulması belirnemiş olur. Kaza oruçlarının peş peşe tutulmasının vacib olmamasının delili, daha önce geçen; Ayet-i kerimedeki; "Diğer günlerden sayılı günler" (Bakara; 185) ifadeleridir. Bu ifadeler, sadece belli günlerin kaza edilmesini gerektirir, peş peşe tutulmasını gerektirmez.
Kaza Edilmesi Gereken ve Gerekmeyen Oruçlar:
1- Hanefi mezhebine göre, yolculuk veya hastalık özrü üle Ramazan orucunu tutmamış olan kimse, bunları kaza etmeye imkân bulamadan ölürse, üzerine kaza gerekmediği gibi, fidye vermesi de gerekmez. Ancak fidye verilmesini vasiyet etmişse malının üçte birinden bu vasiyeti yerine getirilir.
Fidye, fakir bir kimseyi sabah ve akşam doyuracak olan bir günlük yiyecek olup, bir fitre sadakasına eşittir.
İmam Şafii'ye göre ölü vasiyet etsin veya etmesin, geriye bıraktığı malın tümünden kazaya kalmış oruçların fidyesi verilir. Böyle bir ölü adına da velisi oruç tutabilir.
2- Hanefi mezhebine göre, herhangi bir sebeple nafile orucun bozulması halinde onu kaza etmek vaciptir. Nafile oruca başlayan kimsenin bunu tamamlaması gerekir. Eğer böyle bir oruç bozulursa kaza edilmesi vacip olur. Eğer başlanılmış olan nafile oruç bir özür sebebiyle bozulursa, mesela; misafirin yemek yemesini teşvik etmek için ya da misafirlikte yapılan ikramı geri çevirmemek için olursa mekruh olmayıp müstehaptır. Fakat böyle durumlarda orucun kaza edilmesi vaciptir. Ebu Yusuf'tan gelen bir rivayette ise nafile orucun özürsüz olarak kesilmesi caizdir.
Şafii mezhebine göre, hac ve umre dışında, bir kimse nafile bir oruca başlar ve bu orucu keserse kazası gerekmez. Ancak bu orucu tamamlamak müstehaptır. Özürsüz olarak bir ibadeti kesmek mekruhtur. Bu ibadeti tamamlamakla, kesildiği zaman kaza etmeyi vacip olarak gören Hanefi mezhebine muhalefet edilmemiş ve sevabı karıçılmamış olunur. Eğer başlanılmış olan nafile oruç, bir özür sebebiyle kesilirse, mesela; misafirin yemek yemesini teşvik etmek için ya da misafirlikte yapılan ikramı geri çevirmemek için olursa, bu mekruh olmayıp müstehaptır.
3- Hanefi ve Şafii mezheblerine göre, bir kimse, fecrin doğuşundan sonra kaza orucuna niyet etse, bu oruç kaza yerine geçmez, nafile bir oruç olur. Bu orucu bozacak olursa, ayrıca kazası gerekir.