Oruç Kefareti
Oruç kefareti, Ramazanda bir özür bulunmaksızın belli şartlar içinde orucunu bozan bir mükellefin, köle veya cariye azat etmesidir. Buna gücü yetmiyorsa, arka arkaya kesinti yapmaksızın iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmezse altmış fakire (sabah-akşam) yemek yedirir. Oruç kefareti, böyle yemek yedirmekle olabileceği gibi, yiyeceği aynen verip temlik etmekle (sahip kılmak) de olur. Oruç kefaretinde bu şekilde sırayı gözetmek hem Hanefi hem de Şafii mezhebinde gereklidir.
Köle azat etmekden aciz olununca, o zaman peş peşe iki ay oruç tutulması gerekir. Oruç kefaretinde tertip şarttır. Oruca başlamadan önce, köle azat etmeye gücü yeten kimsenin oruç tutması yeterli değildir. Oruç tutmaya gücü yeten kimsenin de altmış fakiri doyurması yeterli değildir.
Hanefi mezhebine göre kefarette, hayız özrü dışında herhangi bir özür sebebiyle de olsa, orucunu bozan kimse, oruca yeniden başlamalıdır.
Şafii mezhebine göre, son gün de olsa, hastalık, yolculuk, emziklik veya niyet etmeyi unutma gibi özürler sebebiyle, bir gün orucunu bozan kimsenin, iki aylık kefaret orucuna yeniden başlaması gerekir. Fakat hayız ne nifas, delilik, uzun zaman bayılmak gibi özürler sebebiyle, kefaret orucuna yeniden başlamak gerekmez. Çünkü bu saydıklarımız, kaçınılmaz durumlardır.
Fakir kimsenin, kefaret borcunu ailesine vermesi caiz değildir. Bu, zekâta ve diğe kefaretlere benzemektedir.
Kaynak: Büyük İslâm İlmihali
Müellif: Seyda Muhamemd Konyevi (k.s) Hazretleri
|