hakka davet, davet hakkka, hakka davet sitesi, hakka sitesi davet, davet sitesi hakka, namaz, namaz ile ilgili bilgiler, taharet, tasavvuf, tasavvuf nedir, abdest, abdest nedir, abdestin farzları, abdestin sünnetleri, itikat, temel itikat bilgileri, allahın sıfatları Hakka Davet - Nafile Namazlar
   
  Hakka Davet
  Nafile Namazlar
 
NAFİLE NAMAZLAR
Tahiyyetü'l-Mescid Namazı
Camiye saygı anlamındaki tahiyyetü'l-mescid namazı; hangi gaye ile olursa olsun, camiye girildiği zaman kılınan iki rekâtlık bir namazdır. 

Hanefi mezhebine göre, tahiyyetü'l-mescid namazı mendup olup kerahet vakitlerinde kılmak mekruhtur. Şafii mezhebine göre sünnettir ve ayrıca kerahet vakitlerinde de kılınabilir.

Camiye giren müslüman, ister ziyaret için isterse ibadet veya dinlenmek için girmiş olsun, oturmadan önce iki rekât namaz kılması uygun olur.

Hanefi mezhebine göre, oturulduktan sonra da kalkıp tahiyyetü'l-mescid namazı kılınabilir. Şafii mezhebine göre ise camiye giren kimse, bilerek oturduğu takdirde, artık tahiyyetü'l-mescid namazı kılmaz.

Hanefi mezhebine göre bir günde, camiye bir defadan fazla girilmesi halinde, bu namazı yalnız bir defa kılmak yeterlidir. Şafii mezhebine göre ise camiye birçok defa girilmesi halinde, her defasında tahiyyetü'l-mescid namazı kılınmalıdır. Ancak imam cemaatle namaza başladıktan sonra camiye giren kimsenin bu namazı kılmasına gerek yoktur. Hatta böyle bir durumda tahiyyetü'l-mescid namazı kılmak mekruhtur. 

Camiye girildiği zaman, farz veya sünnet, başka herhangi bir namazın kılınması halinde, tahiyyetü'l-mescid namazı kılmaya gerek kalmaz. Kılınan farz ve sünnet namazlar bu namazın yerine geçmiş olur. Çünkü önemli olan, camiye girildiii zaman namaz kılmaktır. Zira camiler, ibadet için yapılmıştır.

Bunun için camiye girildiği zaman, şayet başka birnamaz kılınmayacaksa; tahiyyetü'l-mescid namazını kılmak uygun olur. Nitekim Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz, camiye girdiğiniz zaman, iki rekât namaz kılmadan oturmasın." (Buhari, Müslim)

Bir mescide girip de meşguliyetinden veya vaktin keraheti gibi sebepten dolayı bu namazı kılamayacak olan bir Müslümanın: "Subhanellahi velhamdu lillahi vela ilahe illellahu vallahu Ekber" demesi de müstehap görülmüştür. 

Duhâ Namazı: 
Duha namazı; güneş doğduktan yaklaşık kırk dakika sonrasondan itibaren başlayıp zevâl vaktine kadarki zaman içinde kılınan nafile bir namazdır. 

Hanefi mezhebine göre, Duha namazı menduptur. Şafii mezhebine göre ise sünnet-i müekkededir. Duha namazı, en az iki, en çok on iki rekât olarak kılınır. Toplam sekiz rekât kılınması daha faziletlidir. Ebu Hureyre radıyallâhu anh şöyle anlatmıştır: "Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem bana, her aydan üç gün oruç tutmamı, yatmadan önce vitir namazı kılmamı ve duha namazına devam etmemi tavsiye etti." (Buhari, Müslim)

Şakik-i Belhi kuddise sırruhu hazretleri şöyle buyurmuştur: "Evimin ve rızkımın bereketlenmesini istedim. Onu duha namazında buldum. Duha namazı kılmaya başladıktan sonra evimin ve rızkımın bereketi arttı." 

Teheccüd Namazı
Teheccüd Namazı, genel olarak gece vakti kılınan bir namazdır. Normal şekliyle teheccüd namazı, gece belirli bir süre uyuduktan sonra kalkıp sabah namazı vakti girmeden önce kılınan bir namazdır. 
 Hanefi mezhebine göre, teheccüd namazı menduptur. Şafii mezhebine göre ise, teheccüd namazı kılmak sünnet-i müekkededir. 
  Hanefi mezhebine göre, teheccüd namazı, en az iki, en çok da on sekiz rekât olarak kılınır. Şafii mezhebine göre ise en az iki rekâttır, fakat en çoğu için bir sınır yoktur.
  Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem hemen her gece teheccüd namazına devam etmiş, bu konuda da özel tavsiyede bulunmuştur. Zira gösterişsiz yapılabilen en önemli ibadetlerden birisi de bu namazdır. 
  Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "İnsan uyuduğu zaman, şeytan kişinin ensesine üç düğüm atarak, her birinde; 'Sana iyi uykular' der. Kişi uyanıp Allah'ın ismini anarsa bir düğüm, abdest aldığında ikinci düğüm, namaza durduğunda üçüncü düğüm çözülür. Böylelikle huzurlu ve temiz bir nefis ile sabahlar. Bunları yapmadığı zaman da tembel ve pis bir nefis ile sabahlar." (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
  Şakik-i Belhi: "Kabrimin aydınlık olmasını istedim, onu gece namazında buldum." demiştir. Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellemin yanında gece uyumadan sabahlayan birinden bahsettiler. Bunun üzerine, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem: "Şeytan, onun kulağuna bevletmiştir." (Buhâri, Müslim, Nesâi) buyurdu. 
  Bütün bunları öğrendikten sonra, insan, gece uykusundan fedakârlık yaparak, korku ve ümit içerisinde Allah-u Zülcelâl'e yalvarmalıdır. Bu şekilde yapmadığı zaman tembel ve pis bir nefis ile sabahlar. Nasıl ki yolculuğa çıkarken hazırlık yapılıyorsa, her Müslüman kıyamet yolculuğunda da kendisine faydalı olacak esbablara sarılmalıdır. 

Tesbih Namazı
Tesbih Namazı, diğer namazlardan farklı olarak, kıraatle bilrlikte tesbih duasının da tekrarlanması suretiyle kılınan dört rekâtlık bir namazdır. Hanefi ve Şafii mezheplerine göre, tesbih namaz menduptur. 
   Tesbih namazının belirli bir vakti yoktur. Kerahet vakitleri dışında, her zaman kılınabilir. Hayatta bir defa da olsa tesbih namazı kılmak tavsiye edilmiştir. Tesbih namazının cemaatle kılınması her ne kadar caiz ise de fert olarak kılınması daha faziletlidir. 

Tesbih namazı şöyle kılınır: İlk önce giyet getirilerek tekbir alınır. Sonra Hanefiler Subhâneke duasını, Şafiiler ise Veccehtu duasını okurlar. Bu duadan sonra on beş defa şu tesbih cümleleri okunur:

سُبْحَانَ۱لَلهِ وَالْْحَمْدالِلهِ وَﻻَ اِلهَ اِﻻًالَّلهُ واللهُ أَكْبَرْ
"Subhânellâhi velhamdu lillâhi ve lâilâhe illellâhu vallâhu ekber." Ardından, Eûzu-Besmele çekilir ve Fâtiha ile zammı sure okunur. 
   Sonra rükû'ya gidilmeden önce, yukarıda belirtilen tesbih on defa okunur. Rükûya gidilir. Rükûda üç defa: "Subhâne Rabbiye'l-azim" (Şafiiler "Ve bihamdihi" cümlesini eklerler.) denildikten sonra, on defa tesbih duası okunur. Rükûdan kalkılıp: "Rabbena leke'l-Hamd" denildikten sonra, on defa tesbih duası okunur. Ardından secdeye gidilir ve üç defa: "Subhâne Rabbiye'l-a'la" (Şafiiler "Ve bihamdihi" cümlesini ekler.) dedikten sonra on defa tesbih duası okunur. Tekrar tekbir ile ikinci secdeye gidilir ve birinci secdedekinin tekrarı yapılarak, on defa tesbih duası okunur. İki secde arasında da on defa bu tesbih okunur. Tekrar tekbir ile ikinci secdeye gidilir ve birinci secdedekinin tekrarı yapılarak, on defa tesbih duası okunur. Böylece tesbih namazının bir rekâtı tamamlanmış olur. Sonra kalkılır ve ikinci rekâta, yine onbeş adet tesbih ile başlanır. Daha sonra da birinci rekâtta olduğu gibi diğer rekâtlar da kılınır ve sonunda, selam ile namazdan çıkılır. 
   Görüldüğü gibi tesbih namazının her rekâtında, kıraat ve tesbihlerin dışında toplam yetmiş beş adet tesbih duası okunmuş olmaktadır. İşte, bu tesbihler dolayısıyla, bu namaza tesbih namazı adı verilmiştir. 
    Tesbih namazı, tek selam ile dört rekât kılınabileceği gibi, ayrı ayrı selma ile ikişer rekât şeklinde de kılınabilir. 
    Tesbih namazı kılınırken yanılma olsa yapılacak olan sehiv secdelerinde bu tesbihler okunmaz. 
  Hz. Abbas radıyallâhu anhudan rivayet olunduğuna göre, Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem: "Tesbih namazı günahların deniz köpüğü veya Aliç sıra dağlarının kumları kadar da olsa affolmasına vesile olur; gücün yeterse her gün veya haftada veya ayda veya yılda bir defa kıl. Buna da gücün yetmezse ömründe bir defa kıl." buyurmuştur. (Ebu Davud, İbn-i Mace, İbn-i Huzeyme)
   Taceddin-i Subki kuddise sırrıhu şöyle buyurmuştur: "Tesbih namazı, İslam dininin önemli vazifelerindendir. Mü'min olan kimse, bu namaza aşk ile gayret göstermelidir. Bundan gafil kalan kişi, dinini önemsememiş ve Selef-i Salihin'in yolu ile ters düşmüş olur. 
   Sahabe-i Kiram'ın Ramazan ayında, üzerlerine, tesbih namazı kılmadıkları gün doğmamıştır. Biz bu kadarını yapamasak bile, haftada bir gün veya ayda bir gün veya yılda bir gün veya hiç olmazsa ömrümüzde bir gün bu namazı kılarak, bu çok büyük sevaptan kendimizi mahrum etmememiz gerekir. 

Yolculuk Namazı
Yolculuk namazı, yola çıkmak isteyen ve yoldan dönen kimsenin, Allah rızası için kılması uygun görülen iki rekâtlık namazdır. Şafii mezhebine göre, yolculuk namazı, sadece yolculuktan dönen kimseler tarafından kılınır. Eve girilmeden önce, camide kılınması daha uygundur. Hanefi mezhebine göre, yolculuk namazı menduptur. Şafii mezhebine göre, sünnettir. 
    Yolculuğa çıkarken kılınan bu namaz, yolculuğa çıkacak kimsenin, içten gelerek Allah-u Zülcelâl'den yardım dilemesi ve yolculuk boyunca muhtemel zorluklara karşı O'na sığınması anlamındadır. Yolculuktan döndükten sonra ise huzur içinde ve sağlıklı olarak tamamlanan bu yolculuktan dolayı, kendisinden yardımını esirgemeyen Allah-u Zülcelâl'e şükredip O'na yönelmesi demektir. 
   Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem yolculuktan döndüğü zaman mescide gider, orada iki rekât namaz kılar, bir süre oturur, sonra da kalkıp evine giderdi. 

Hâcet Namazı
Hâcet namazı, dünya ve ahiret ile ilgili herhangi bir ihtiyacın karşılanmasını dilemek niyeti ile kılınan nafile bir namazdır. Hanefi ve Şafii mezheplerine göre, hacet namazı menduptur. 
    Hacet namazının belirli bir vakti yoktur. Kerahet vakitlerinin dışında, gece ve gündüz her zaman kılınabilir. 
   Hacet namazı, diğer namazlar gibi kılınır. Ancak, bu niyet ile kılınan namazdan sonra, Allah-u Zülcelâl'e hamdetmek, verdiği nimetlerden dolayı O'na şükretmek, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi veselleme salat ve selam getirmek. daha sonra da söz konusu ihtiyacın karşılanmasını dilemek uygun olur. Çünkü Allah-u Zülcelâl'e tam inanmış bir kalp, her türlü kötülükten arınmış bir dil ve maddi manevi kirlerden temizlenmiş bir vücutla ilahi huzura çıkarak namaz kılıp ihtiyacının karşılanmasını O'ndan dilemek; şüphesiz ki Allah-u Zülcelâl'in yardım kapısını açarak ilahi inayete sebep olabilir. 
    Hacet namazı, diğer nafile namazlar gibi kılınmakla birlikte, kıraat yönünden hafif bir farkla, şu şekilde kılınabilir: Birinci rekâtın kıraat bölümünde, Fâtiha'dan sonra üç defa "Ayete'l-Kûrsi" okunur. İkinci rekâtta da Fâtiha'dan sonra İhlas, Felak ve Nas sureleri arka arkaya okunur. 
    Hacet namazının, iki rekâttan fazla kılınması halinde de üçüncü ve dördüncü rekâtlarda, ikinci rekâttaki kıraat tekrarlanır. Namazın bitiminden sonra, Allah-u Zülcelâl'e dua edilir ve samimi bir niyazla ihtiyacının karşılanması istenir

Hacet Duası

"Lâ ilâhe illellâhu'l-halîmu'l-kerîm. Subhânellâhi Rabbi'l arşil azîm. Elhamdu lillâhi Rabbi'l âlemîn. Es'eluke mûcibâti rahmetike ve azâmike mağfiretike vel ğanimete min kulli birrin vesselâmete min kulli ismin lâ teda'li zenben illa ğafarteh. Velâ hemmen illâ farracteh. Velâ hâceten hiye leke ridan illâ kadaytehâ, Ya erhame'r-Râhimîn." 

(Halim ve Kerim olan Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'ı tesbih ederim. Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah'ım! Rahmetini gerektiren şeyleri, kesin affını, her iyiliği elde etmeyi her günahtan uzak durmayı senden dilerim. Bende; bağışlamadığın bir günah ve gidermediğin bir üzüntü bırakma. Rızana uygun olan dilek ve hacetimi yerine getir. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi.) 

İstiskâ Namazı (Yağmur Duası)
Yağmurun yağmasını istemek anlamındaki istiskâ namazı ve duası, yağmurların kesildiği ve kuraklığın hüküm sürdüğü zamanlarda kılınan iki rekâtlık bir nafile namaz ve yapılan bir duadır.
   Hanefi mezhebine göre, istiskâ namazı ve duası menduptur. Şafii mezhebine göre ise ihtiyaç duyulduğu zaman istiskâ namazını kılmak, sünnettir. Yağmur yağmadığı takdirde, ikinci ve üçüncü günlerde de aynı namaz tekrar kılınır. 
    İstiska namazı ve duası, sonsuz güce sahip olan Allah-u Zülcelâl'den, yağmur için gerekli sebepleri yaratmasını dilemek ve dolayısıyla bu sebeplere dayalı olarak yağmur yağdırmasını O'ndan istemektir.
    İstiska namazı ve duasının yeri, namaz kılınabilece ve dua yapılabilecek her yerdir. Ancak, açık bir alana çıkılması ve orada dua edilmesi daha uyhundur.
    Hanefi ve Şafii mezheplerine göre, istsika namazında ve duasında, yapılması uygun olan hareketler şöyledir:
a) İstiskaya çıkılacak gün, önceden belirlenir ve Allah-u Zülcelâl'i razı edecek amellerle o güne hazırlanılır.
b) İstiskaya çıkılmadan önce, fakirlere sadaka verilir.
c) İstiska için şehir ve köy dışına, açık alana çıkılır.
d) İstiskaya çıkarken eski elbiseler giyilir, her zamankinden daha alçakgönüllü ve hoşgörülü olunur.
e) İstiska namazı ve duası yerine yayan gidilir.
f)  İstiskaya çıkarken, çocukları ve evcil hayvanlar ile yavruları beraberce götürülür.
g) İstiska niyeti ile cemaat halinde iki rekât namaz kılınır. İstiska namazını iki rekât kılmak, İmam-ı Şafii, Ebu Yusuf ve   İmam Muhammed'in görüşüdür. İmam-ı Azam'a göre, istiskada namaz yoktur sadece dua vardır.
h) Sonra tekbir getirilir. Allah-u Zülcelâl'e hamd ve şükür edilir. 
ı)  İstiskada küçük çocuklar ve hayvan yavruları, bir süre annelerinden uzaklaştırılıp bu anlamlı tablo karşısında, yaşlılara ve dua yapabilen olgun kimselere dua ettirilir ve herkes yapılan dualara "Âmin" diye iştirak eder. 
i) Namazdan sonra, minbere çıkmaya gerek olmadan hutbe okunur. 
j) İstiskada giyilen elbiseler ters çevrilmez. İmam Muhammed'e gçre, yalnız hatip hutbe okurken, dış elbiselerini ters yüz ederek giyer. Cemaat ise durumunu değiştirmez. 
   Şafii mezhebine göre hem imam hem cemaatin, dua sırasında giyilen elbiselerini ters yüz etmeleri, elbiselerin alt tarafını yukarıya çıkarmaları, üst tarafını da aşağıya indirmeleri sünnettir. 

İstiskâ (Yağmur Duası)
اَلَّلهُمَّ اَسْقِناَ غَيْثً مُغِيْثً مَرِيأً طَبَقاً مَرِيعاً غَدَقاً عاَجِﻻً غَيْرَراءِثٍ اَلَّلهُمَّ اسْقِ عِباَدَكَ وَ بَهاَءِمَكَ وَانْشُرْ رَحْمَتَكَ وَأََخْيِيْ بَلَدَكَ الْمَيِّتَ

"Allâhumme eskınâ ğaysen, muğisen, merîan, tabakân. Merî'an gadekan, âcilen ğayra râisin. Allahumme, eski ibadeke ve behâimeke ve'nşur rahmeteke ve ahyî beledekel-meyyite." 
Manası: Allah'ım! bize imdadına koşan, afiyet veren, hızlı, zararlı olmayan, yararlı, gecikmeyen acil yağmur gönder. Allah'ım! Kullarını, hayvanlarını yağmur suyuyla sula, rahmetini saç ve dağıt, ölmüş olan topraklarımıza hayat ver." (İbn-i Mace, Ebu Davud, Ahmed bin Hanbel)

Kusûf ve Husûf Namazı
Kusûf, gümeş tutulması; husûf da ay tutulması anlamındadır. Güneş tutulduğu zaman, cuma namazını kıldıran imam, ezansız ve ikametsiz en az iki rekât namaz kıldırır. İmam-ı Azam'a göre gizlice ve iki imama göre de aşikâre olarak fazla miktar kıraatta bulunulur. Her iki rekâtında bir rükû ve iki secde yapar. 

   Şafii mezhebinde ise her bir rekâtta iki Fâtiha okunur ve iki defa rükûya gidilir. 
   Ay tutulduğu zaman, Müslümanların evlerinde tek başına güneş tutulması namazı gibi, gizli veya aşikâre okuyuşla, iki veya dört rekât namaz kılmalarıdır. 
   Haenfi mezhebine göre, bu namaz fert olarak (tek başına) kılınırken, Şafii mezhebine göre,, cemaatle kılınır. 
   Şiddetli rüzgâr, fazla karanlık, geceleyin fazla aydınlık, deprem ve bulaşıcı hastalıklar gibi olaylar karşısında da güneş ve ay tutulması gibi bir namaz kılınabilir.
  Bu gibi olaylar; Allah-u Zülcelâl'in azamet ve kudretine, hikmetli işlerine delalet eden bir nişanedir. Nitekim Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Biz, o ayetleri ancak korkutmak için göndeririz." (İsra; 59) Bu ayet-i kerimeden de anlaşıldığı üzere, bu alametler, insanları korkutmak ve günahlardan kurtarıp ibadet ve tevbeye yöneltmek için zaman zaman meydana gelen kudret alametleridir. 

Tevbe Namazı
Tevbe namazı, işlenen herhangi bir suç ve günahtan dolayı pişman olup Allah rızası için kılınan iki rekâtlık nafile bir namazdır. Hanefi ve Şafii mezheplerine göre, tevbe namazı menduptur. 
   Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Allah, kullarından gelen tevbeyi kabul ederek, onların günahlarını bağışlar." (Şura; 25) Tevbe namazının belirli bir vakti yoktur. Kerahet vakitleri dışında her zaman kılınabilir. 
   Tevbe namazı, evde, camide ve namaz kılınabilecek bütün yerlerde kılınabilir. Ancak, bu namazı kılacak kimsenin, işlediği günahtan bağışlanması için abdest alıp açık bir alana çıkarak, orada iki rekât namaz kılması ve günahının bağışlanmasını Allah-u Zülcelâl'den dilemesi menduptur. 
    Tevbe namazı, diğer nafile namazlar gibi kılınır. Kıyam, kıraat, rükû ve secdelerde herhangi bir farklılığı yoktur. 

Abdest ve Gusül Namazı
Abdest ve gusül namazı, abdest alındıktan veya gusül yapıldıktan sonra fazla vakit geçirmeden kılınan iki rekâtlık nafile bir namazdır. Hanefi mezhebine göre, abdest ve gusül namazı menduptur. 
   Şafii mezhebine göre ise abdest alındıktan sonra, henüz abdest suyu kurumadan kılınan bu namazın hükmü; sünnettir. Nitekim Hz.Peygammber sallallâhu aleyhi vesellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Her kim, abdesti güzel alır, sonra kalkıp iki rekât namaz kılarsa ve bu iki rekâta kalbinden yönelirse o kimseye cennet vacip olur. " (Müslim, Ebu Davud, Nesai) 
   Abdest alındıktan veya gusül yapıldıktan sonra, başka herhangi bir namazın kılınması halinde, mesela; tahiyyetü'l-mescid namazı ve benzeri bir namaz kılınırsa bu namaz, abdest veya gusül için kılınacak namaz yerine geçmiş kabul edilir. Ayrıca, abdest veya gusül namazı kılmaya gerek yoktur. 
   Hanefi mezhebine göre, abdest veya guslün, kerahet vakitlerinde alınmış olması halinde, bu namazın kılınması mekruhtur. Şafii mezhebine göre ise kerahet vakitlerine denk gelmesi halinde, kılmak mekruh değildir. 

İstihare Namazı
İstihare lügatte "hayr" kökünden türeme olup "hayr isteme" manasındadır. Istılahta ise; yapılmak istenen bir şeyin hayırlı olup olmadığına dair manevi bir işaret elde etmek için yapılan duaya denir. Bu duadan önce, istihare namazı denilen iki rekât namaz kılınır. 

İstihareden önce ehli ile istişare yapılır, konu ilmen ve aklen araştırılır, en ssonunda hayır mı şer mi olduğu konusunda kalben mutmain olmak için istihare yapılır. 

Bunun için Hanefi ve Şafii fıkıh kitaplarında şöyle denilmiştir: İnsan kendi hakkında bir şeyin hayırlı olup olmadığına dair bir işaret görmek isterse yatacağı zaman iki rekât namaz kılar. Birinci rekâtta Fâtiha'dan sonra Kâfirun suresini, ikinci rekâtta da Fâtiha'dan sonra İhlas suresini okuyup namazın sonunda da istihare duasını okur. Sonra da yüzü kıbleye gelecek şekilde yatar. 

Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teâlâ'nın kaza (hükm)ettiği şeye razı olması, Âdemoğlunun saadetindendir. Allah-u Teâlâ'ya istihare etmeyi terk etmesi, âdemoğlunun şekavetindendir. Yine, Allah-u Teâlâ'nın kaza (hükm)ettiği şeye rızasızlığı da Âdemoğlunun şekavetindendir." (Tirmizi) 

Evlenme, ticarete atılma ve uzun yolculuğa çıkma gibi önemli olayların sonucu, işin başında kestirilemez. Kişinin yapıp yapmamakta serbest olduğu bu durumlarda istihare, mü'min için önemli bir dayanaktır. İnsan eğer istiharesi sonunda tam bir huzura kabuşamazsa istiharesini yediye kadar tekrar eder. 

İstiharede, tüm işlerimizde Allah-u Zülcelâl'e tevekkül etmek gibi bir incelik vardır. "Sizin hoşlanmadığınız nice şeylerin hakkınızda hayır olması umulur." (Bakara; 216) ayetinin delaletiyle anlaşılıyor ki insanın idraki, henüz tahakkuk etmemiş olayların sonucunu anlamakta yeterli değildir. Nitekim bizim şer zannetiğimiz nice olayların sonucunun hayır ya da hayır zannetiklerimizin neticesinin şer olduğu insanların çok karşılaştıkları olaylardandır. Neticede, istihare, kişinin yapacağı işin sonucunu evvelden bilen Rabbinden, kendisini hayra yöneltmesini dilemesidir. 

Şunu da belirtmek gerekir ki istihare sonunun hayır mı yoksa şer mi olduğu bilinmeyen mübah işlerde veya yapılıp yapılmamakla muhayyer olunan ya da vakti geniş olan vacip ve müstehaplarda meşru ve menduptur. Ama ilim tahsil etmek gibi sonunun hayır olduğu belli durumlarda da mekruh veya haramları terk, vakti sınırlı olan farz ve vacipleri eda konusunda istihare yapılmaz. 

İstihare Duası
istihare duası arapça ile ilgili görsel sonucu 1
"Allâhumme innî estehîru bi'ılmike ve estakdiruke bi kudretike ve es'eluke min fadlike'l azîm. Fe inneke takdiru velâ akdiru ve ta'lemu ve lâ a'lemu. Ve ente allâmu'l-ğuyub. Allahumme in kunte ta'lemu enne hâze'l emre hayrun li fî dîni ve meâşî ve âkibeti emrî (âcili emri ve êclihî) fakdirhü li ve yessirhu lî summe bârik lî fîhi. Ve emrî ev kale â'cili emrî ve êclihî fasrifhu annî vasrifnî anhu. Fakdir li el-hayra haysu kâne. Summe raddinî bihî." 

Anlamı: "Allah'ım! Senin ilmine güvenerek, senden hakkımda hayırlı olanı istiyorum, gücüme güç katmanı, sınırsız lütuf ve kereminden bana ihsan etmeni istiyorum Çünkü enin her şeye gücün yeter, benim ise gücüm yetmez. Sen her şeyi bilirsin, hâlbuki ben bilmem, çünkü sen gayb âlemini tam olarak bilensin."

"Ey Allah'ım! Yapmayı düşündüğüm bu iş, benim dinim, hayatım ve gelecğim veya dünya vey ahiretim konusunda hayırlı ise bunu bana takdir et, kolaylaştır, bunu hakkımda bereketli kıl. Yok, eğer benim dinim, hayatım ve geleceğim veya dünyam ve ahiretim konusunda kötü ise onu benden beni de ondan uzaklaştır. Hakkımda hayırlı olan her ne ise onu takdir et ve beni hoşnut ve mutlu eyle!" 

Kaynak: Büyük İslam İlmihâli
Müellif: Seyda Muhammed Konyevi (k.s) Hazretleri

 
  Bugün 9 ziyaretçi (37 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol