hakka davet, davet hakkka, hakka davet sitesi, hakka sitesi davet, davet sitesi hakka, namaz, namaz ile ilgili bilgiler, taharet, tasavvuf, tasavvuf nedir, abdest, abdest nedir, abdestin farzları, abdestin sünnetleri, itikat, temel itikat bilgileri, allahın sıfatları Hakka Davet - 5- Zirai Ürünlerin Zekatı
   
  Hakka Davet
  5- Zirai Ürünlerin Zekatı
 
5- Zirai Ürünlerin Zekâtı
Zirai ürünlerin zekâtının farz oluşu; Kitap, Sünnet, icma ve akıl ile sabittir. 

Öşrün farz olma sebebi: Öşür zekâtının farz olma sebeb, ürün veren topraktır. Bu ürünün, öşür için gerçekten meydana gelmiş olması gerekir. Mesela; topraktan çıkan bir ürün, gelen bir afet neticesinde yok olsa bundan öşür vermek gerekmez. Aynı şekilde öşür toprağını ekip biçme imkânı bulunduğu halde, sahibi bunu işlemezse topraktan herhangi bir ürün alınmadığı için öşür vermek gerekmez. (Fethu'l-Kadir, II, 4; Muğni'l-Muhtac, I, 381) 

Öşür Arazisi
Fethedilen bir memleketin halkı, kendi rızaları ile Müslüman olur da ellerindeki arazi onların mülkiyetine geçirilirse veya bir memleket kuvvet gücü ile fethedilip arazileri İslam mücahidlerine mülkiyet üzere verilse bu topraklar "Öşür Arazisi" olur. Bu topraklardan onda bir veya yirmide bir nispetinde "Öşür" adı ile zekât alınır. 

1- Arazi ürünlerinde, İmam-ı Âzam'a göre nisab aranmaz. Buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, salatalık, patlıcan, yonca, şeker kamışı ve bunun gibi ölür arazisi ürünlerinde, az veya çok "Öşür" adı ile hisse alınır. 

İki İmam'a (İmameyn) göre, beş vusk (yük: 190 kg.) miktarı olmayan ekinlerden, sebzelerden öşür alınmaz. (İmam Şâfiî'ye göre ve İki İmam'a göre nisab şarttır. 

İmam-ı Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve âlimlerin çoğunluğua göre; zirai ürünlerde zekâtın farz olması için nisab şarttır. Zirai ürünler, beş yük (653 kg.) olmadıkça bunlardan zekât vermek gerekmez. Hurma ile üzümde, zekâtın hemen ödenmesi gerekir. Bir yılda elde edilenlere ilave edilemez. Bunun gibi bir yılın zirai ürünleri başka bir yılın zirai ürününe eklenemez. Ancak bir yıl içinde, muhtelif mevsimlerde elde edilen ürünler, birbirine ilave edilirler. Bir yıl içinde elde edilen meyveler de birbirine ilave edilebilirler. 

2- Bir öşür arazisi yağmur veya ırmak, çay suları ile sulanırsa ürünleri onda bir nisbetinde "Öşür" zekâtına tabii olur. Eğer dalya, dolap ve hayvan ile veya satın alınacak sularla, bütün sene veya senenin yarısından çoğu sulanacak olursa yirmide bir nisbetinde öşür alınır. 

Tohumlar, amele ücretleri ve diğer masraflar elde edilen üründen çıkarılmaz. Bu ürünler üzerinden bir yıl geçmesi de gerekmez. Bir yıl içinde birkaç defa elde edilen ürünlerin hepsinden aynı ölçülerle öşür alınır. 

3- Öşür arazisindeki baldan da onda bir nisbetinde zekât alınır. 
4- Öşür arazisi ürünlerinden alınacak muayyen hisseler, ürünler tamamen yetişip elde edildiği zaman alınır. Daha bitmemiş ve belirmemiş meyvelerin öşürlerini vermek caiz değildir. 
5- Daha öşrü verilmemiş ekinlerden, ağaç üstündeki meyvelerden yenmemelidir. Bununla beraber, öşrünü hesap edip ödemek niyetiyle yenilmesi helaldir. 
6- Meralardan ve çayırlardan biçilip toplanan otlardan, mubah kabul edilen, dağlarda yetişip kendiliğinden büyüyen kerestelik ağaçlardan, kamış ve kendiliğinden yetişmiş başka ağaçlar ile derelerden avlanan balıklardan öşür alınmaz.
7- Masraflar, ziraatı yapan kimseye aittir. Yapılan masraflar çıkarılmadan topraktan çıkan ürünlerin hepsinden zekât vermek gerekir. Fakat dağlardan toplanan meyvelerden öşür alınacağı gibi, ağaçlık ve kamışlık edinilen yahut çayır elde etmek için su verilen öşür arazisinden ve müslümanlara ait mülk arazisinden her yıl kesilip satılacak ağaçlardan, kamışlardan ve otlardan öşür alınır. 

Zirai Ürünlerde Zekâtın Şartları
Hanefi mezhebine göre, zekâtın umumi şartlarına ilave olarak, zirai ürünlerde farz olması için şu şartlar ileri sürülmüştür:
  • Toprağın öşür olması: Haraç toprağından öşür vermek gerekmez. Çünkü onlara göre, bu topraktan hem öşür hemde haraç toplanamaz. 
  • Topraktan ürün çıkması: Eğer öşür toprağından bir şey çıkmazsa öşür vermek de gerekmez. Çünkü çıkan üründen öşür vermek farzdır. 
  • Toprağı ekip biçmekten gelir ve ürün elde etme, büyüme gibi maksatların bulunması. Odun, ot ve benzeri gibi, gelir temin etmeyen ve nema manası bulunmayan şeylerdek zekât vermek farz değildir. 
İmam-ı Âzam'a göre, öşrün farz olmasının nisab şartı yoktur. Topraktan çıkan ürünün azından da çoğundan da öşür vermek gerekir. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre, zirai ürünlerde de zekâtın farz olması için nisab şarttır. Zirai ürünler beş vesak (653 kg.) veya 50 mısır kilesi olmadıkça bunlardan zekât vermek gerekmez. (el-Bedayi, 2/57) 

Şafii mezhebine göre, zekâtın umumi şartlarına ilave olarak, zirai ürünlerde farz olması için şu şartların bulunması gerekir: 
  • a) Toprağın çıkardığı ürün saklanabilecek yiyecek maddesi olmalı ve bu maddeleri insanlar eklemelidir. Hububattan buğday, arpa, darı, mısır, pirinç ve benzeri maddeler olmalıdır. Meyvelerden hurma ve kuru üzümdür. Buna göre, armut, şeftali ve elma gibi meyveler depolanamayacağı ve kurutulamayacağı için zekâta tabi değildir. 
  • b) Topraktan çıkan ürünler, tam nisab miktarı olmalıdır. Zirai ürünlerde de zekâtın farz olması için nisab şarttır. Zirai ürünler beş vesak (653 k.g) veya 50 mısır kilesi olmadıkça bunlardan zekât vermek gerekmez. 
  • c) Belli bir kişinin mülkü olmalıdır. Sahih olan görüşe göre, vakıflar gibi ammeye ait toprakların ürününden zekât lazım gelmez. 
Zekât Verilecek Zirai Ürünler
İmam-ı Âzam'a göre; topraktan çıkan her şeyden öşür vermek mutlak olarak farzdır. Ölünün terekesi olan zirai ürünlerden ve çocuklar ile delilerin toprakları ve vakıfl topraklarından öşür vermek vaciptir. Odun, ot, Farisi kamışı (kalem yapılan kamış), hurma dalları, saman ve yerden gelir sağlamak kastı bulunmayan toprağın etrafında meydana gelen her çeşit bitkilerden zekât vermek gerekmez. Şeker kamışından ise öşür vermek gerekir. 

Ancak bir kimse, eğer toprağını kamışlık, ağaçlık ve otlak yapar da bunların büyümesi için toprağa su verir ve insanların buralardan faydalanmasını yasaklarsa bunlardan öşür vermek gerekir. Hanefi mezhebine göre, en doğru olan görüş bu görüştür. 

Şâfiî mezhebine göre ise zekât, yiyecek maddelerine mahsustur. Bu maddeler de meyvelerden kuru hurma, kuru üzüm; hububattan haşhaş, susamdır. Kabak, karpuz, nar ve yoncadan dolayı zekât vermek gerekmez. İmam-ı Şâfiî'nin cedid görüşüne göre, zeytinden de zekât vermeye gerek olmadığını söylemiştir. 

Balın Zekâtı
Hanefi mezhebine göre, baldan öşür vermek gerekir. Ancak İmam-ı Âzam'a göre, eğer bal öşür toprağından elde edilmişse bundan öşür vermek gerekir. Elde edilen bal ister az ister çok olsun fark etmez. Haraç topraklarındaki arılardan elde edilen baldan öşür vermek gerekmez. (Fethu'l-Kadir, 2/5) 

Şafii uleması, balı süte benzeterek şöyle demişlerdir: "Bal, sıvı bir madde olup hayvandan çıkmaktadır, bu süte benzer. Sütten zekât vermek gerekmediğine göre, baldan da zekât vermek gerekmez." (el-Mecmû, 5/434)

Zirai Ürünlerden Verilmesi Gereken Zekât Miktarı
Âlimler, masrafsız olarak elde edilen, mesela, yağmur suları ile sulanarak elde edilen veya yakınındaki bir sudan sulanan toprakların ürünlerinden öşür vermenin farz olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Eğer bir toprak, senenin yarısından fazla ve külfetle, diğer yarısından ise külfetsiz olarak sulanıyorsa bundan kırkta üç oranında zekât vermek gerekir. 

Zirai ürünlerin zekâtının verilme şekli; Hanefi mezhebine göre, o çıkan üründen veya onun kıymetinden olur. Şafii mezhebine göre ise o ürünün kendisinden verilir, değerinden verilmez. (el-Bedayi, 2/62; Muğni'l-Muhtac, 1/685)
 
Öşrün Farz Olmasının Vakti
İmam-ı Âzam'a göre, öşrün farz olma zamanı, ekinlerin bittiği ve meyvelerin çıktığı zamandır. Ürün çıkıp öşür vermek farz olduktan sonra, mal sahibi bu ürünü tüketirse, öşrünü tazmin etmesi gerekir. Fakat öşür farz olmadan önce yok edilen ürünün öşrünü tazmin etmek gerekmez. Çıkan ürün kendiliğinden yok olursa, bundan öşür vermek gerekmez. 

Şafii mezhebine göre ise meyvenin olgun hale gelmesi ile zekât farz olur. Hububatın sertleşmesi ve kuvvetlenmesi ile de öşür vacip olur. 

Zekâtın verilmesi farz olduktan sonra, eğer sahibi ürünü yok eder veya onun kusuru ile ürün yok olursa zekât üzerinden düşmez, vermesi gerekir. Eğer bu durumlar, zekât farz olmadan önce meydana gelirse zekât düşmez, vermesi gerekmez. Ancak bundan maksat, zekâttan kaçmak olursa, o takdirde zekâtı tazmin etmesi (ödemesi) gerekir. 

Hanefilere göre, bir kimse olgunlaşmadan önce ekinini satarsa, zekâtını ekin alan kimsenin vermesi gerekir. Şâfiîlere göre ise farz olduğu zaman zekâtı mal sahibine aittir. 

Birbirine İlave Edilebilen Zirai Ürünler
Âlimler arasında, hububat ve meyvelerin dışında, bir cinsin ilave edilemeyeceği hususunda bir ihtilaf yoktur. Bir tür meyve, başka bir tür meyveye örneğin; kuru hurma, kuru üzüme ya da bademe, fıstığa, fındığa ilave edilemez. Meyvelerden hiçbiri otlak hayvanlarına, hububata ilave edilerek hesap edilemez. 

Hanefi ve Şâfiîlere göre; hububatın değişik cinsleri birbirine ilave edilemezler. Nisabta her birini ayrı ayrı olarak hesap etmek gerekir.

Meyvelerin Farz Olan Zekâtını Tahminle Belirlemek
Hanefi uleması, tahmini ve kura çekmeyi kabul etmemişlerdir. Çünkü bu zan ve tahmindir.

Şafii mezhebine göre, kuru hurma ve kuru üzüm gibi meyvelerin tahmini usüllere tabi kılınması sünnet, zeytin gibi ürünlerin tahmini ise sünnet değildir. Ancak bu tahminin olgunlaşma zamanına yakın olması, önce olmaması gerekir. Ancak tahminde bulunmak için tahmin eden de adalet sahibi, güvenilir, hür ve fâsık olmamak gibi şartlar aranır. Tahmincinin mutlaka bu husustaki takdir ve tahmin işini iyi bilmesi gerekir. Çünkü tahmin işi bir içtihattır. Bir şeyi bilmeyen, o konuda içtihat yapma yetkisine sahip değildir. 

Kiraya Verilen Toprakların Zekâtı
İmam-ı Âzam'a göre, toprağın zekâtı, kirayı verene aittir. Çünkü zekât toprağın bir vergisidir. Bunlar haraca benzemektedir. Çıkan ürün mana bakımından kiraya veren kimsenindir. Çünkü bunun bedeli olan ücret, kendisine verilmektedir. Bu toprağı bizzat kendisi ekip biçmiş gibi olmuştur. 

Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise kiraya verilen topraklarda zekât kiralayana aittir. Çünkü öşür, çıkan üründen verilir, çıkan ürün ise kiralayanındır. Emanet toprakta olduğu gibi öşrünü vermek ona aittir. Fakat fetva, İmam-ı Âzam2ın görüşüne göre verilmiştir, amel de bunun üzerinedir. Eğer zekâtını kiralayana farz olması fakirler için daha faydalı ise o takdirde kiralayana aittir. Hanefiler bu görüş ile fetva vermişlerdir. 

Şafii mezhebine göre, bir kimse toprağı kiralayıp ekse yahut toprağı emanet olarak alıp ekse veya bu toprağa meyve ekse bunlardan zekât vermesi farzdır. Öşür kiralayana ve emanet alana aittir, toprağın sahibine ait değildir. Çünkü öşür ekinden verilir, dolayısıyla zirai ürünün sahibinden alınması gerekir. Toprağı emanet alan yahut kiralayan bu kişidir.

Henüz öşrü verilmemiş olan tarladaki ekinlerden ve ağaç üstündeki meyvelerden yenilir mi? 
Hanefi ve Şafii mezhebine göre, bilindiği gibi, toprak mahsullerinin onda birini zekât olarak vermek gerekir. Böyle olunca, henüz öşürü verilmemiş olan tarladaki ekinlerden ve ağaç üzerindenki meyvelerden ne kadar getirdiğini hesap edip zekâtını vermeden onu yemek caiz değildir. Ancak belli bir ölçek ile dokuz defa kendi evine getirip aile etrafına yedirir, onuncu defa müstehak olan kimselere zekât olarak verirse mesuliyetten kurtulmuş olur. (Büğyetü'l-Müsterişidin, 101) 

Nitekim İbn-i Hacer şöyle demiştir: "Şafii mezhebinin bu görüşüyle hareket etmek zor olduğu akdirde, ne kadar getirdiğini hesap etmeden onlardan yemesini caiz gören Hanbelî mezhebini, bu hususta taklit etmekte bir beis yoktur." (Tuhfetü'l-Muhtac, 3/256)

Toprak mahsullerinin zekâtı verilirkeb ekme ve işçilik gibi masraflar düşülür mü? 
Hanefi ve Şafii mezheblerine göre, toprak mahsullerini zekâtı verilirken, ekme ve işçilik gibi masraflar düşürülmeden çıkarılır. Nitekim İbn Abidin bu konuda şöyle demiştir: "İşçi, çift süren öküz, kanal temizleme ve bekçinin ücreti gibi masraflar düşürülmeden mahsülün zekâtı verilir. (İbn Abidin, 2/51)

Öşrü Çıkarılmamış Mahsulü Satmak
Hanefi mezhebine göre, öşrü çıkarılmayan malda tasarruf etmek haramdır. Tasarruf edildiği takdirde, öşür miktarı satanın zimmetine geçer ve onu ödemesi gerekir. (Fetava el-Hindiyye, 1/187) Şafii mezhebine göre, öşrü çıkarılmamış mahsulde, bir tasarrufta bulunmak caiz değildir. 

Kaynak: Büyük İslâm İlmihali
Müellif: Seyda Muhammed Konyevi (k.s) Hazretleri

 

 
  Bugün 25 ziyaretçi (55 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol