hakka davet, davet hakkka, hakka davet sitesi, hakka sitesi davet, davet sitesi hakka, namaz, namaz ile ilgili bilgiler, taharet, tasavvuf, tasavvuf nedir, abdest, abdest nedir, abdestin farzları, abdestin sünnetleri, itikat, temel itikat bilgileri, allahın sıfatları Hakka Davet - Zekat ile Alakalı Sualler
   
  Hakka Davet
  Zekat ile Alakalı Sualler
 
Zekât ile Alakalı Sualler
Zekât taksitlere bölünür mü?
Hanefi ve Şafii mezhebine göre, genel hatlarıyla, farz olan hükümleri ertelemek haramdır. Buna göre, fakir ve muhtaç olanların hak ettiklerini ertelemek de haramdır. Böylece müslüman bir kişinin üzerine zekât vermek vacip olduğu an, zekâtını ertelemeden vermek zorundadır. 

Zekâtın ödenmesi vacip olduğunda hemen ödenmesi ve ertelenmemesi gerekir. İslâm dini hayırda yarışılmasını emretmiştir. Nitekim Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın." (Bakara; 148)

Kişi ne kadar yaşayacağını garantileyemez. Yarın ne kadar kazanacağı yarından sonra neye uğrayacağını bilemez. Bunun için zekâtını hemen ödemesi gerekir. 

Zekât borcuyla ölen bir müslümanın zekât borcu düşer mi?
İmam-ı Âzam'a göre, ölüm sebebiyle kişiden zekât borcu düşer. Ancak bunu ölmeden vasiyet etmiş ise terekesinin üçte birinden çıkarılıp verilir. Eğer vasiyet etmemişse düşer ve onun bıraktığı maldan alınmaz. 

Şafii mezhebine göre, bir kismeye zekât farz olur da bulu ödeme imkânına sahip oldıklan sonra ödemeden ölürse o kişi Allah'a karşı asi olduğu için geriye bıraktığı malından, vasiyet etmese de bu zekât borcu ödenir. Ölümle bu zekât borcu düşmez. Zekât borcu, ölen kimsenin bıraktığı malın tamamından ödenir. (el-Mühezzeb, 1/175) 

Hanefilere göre kişinin üzerinden zekât borcunu düşüren durumlar: 
  • a) Zekât borcu olan kimsenin vasiyet etmeden ölmesi,
  • b) Mürted olması,
  • c) Yıl tamamlandıktan sonra, ödeme imkânı bulamadan malın yok olması. 
Vergi zekât yerine geçer mi? 
Zekât verginin dışında bir şeydir. Zekât, Allah-u Zülcelâl'e ibadettir. Adıyla, şekliyle, ölçüleriyle, sarf edileceği yerleriyle, niyetiyle farz olmuştur. 

Hanefi ve Şafii mezhebine göre vergi, zekât yerine geçmez. Çünkü zekât müslümana, Allah'a şükür borcunu ödemek ve yaklaşmak için bir ibadet olarak farz kılınmıştır. Vergi ise tamamen mali bir vecibedir. Bu sebeple, zekâtta niyet etmek şart koşulmuştur, vergide ise şart koşulmamıştır. Zekât, şer'an belirlenmiş bir haktır. Zekâtın harcanacağı yerler sekiz sınıftır. Vergi ise devletin genel harcamalarını karşılamak için harcanan bir maldır. (Fıkhu'z-Zekât; Kardavi, 997-1003)

Bundan dolayı, vergi zekât yerine geçmez. Vergi, zekâtın kendisine farz olduğu mal sahibi üzerinde ödenmesi gerekli bir borç olarak kabul edilir ve bundan dolayı mükellef, malının tamamından ödediği vergi miktarını düştükten sonra, eğer nisaba ulaşıyor ve diğer şartları da taşıyorsa kalan malının zekâtını verir. 

Mesela; bir müslüman tüccarın 100 bin lirası olsa, bunun 10 binini devlet vergi olarak alsa ona gerekli olan, zekâtını sadece 90 bin üzerinden hesaplayıp vermesidir. 

Faizli mevduatlar ve gayr-i meşru yollarla kazanılan servet zekâta tabi midir?
Hanefi ve Şafii mezhebine göre, faizli senetlerin (faizli mevduatlar da böyledir) anaparasından %2,5 oranında zekât gerekir. Asıl (anapara) için tahakkuk etmiş bulunan faiz fazlalığında ise şer'i hüküm, zekâtın gerekmediği yönündedir. Bu, müslümanın faydalanamayacağı kirli bir maldır. Bunun yolu, hayır yoluna ve amme menfaatine sarf etmektir. 

Kendisinde şüphe bulunan mallarda da durum böyledir. Gasp ve hırsızlık gibi zulüm yoluyla aınmış mallarda, gasp edenin ve çalanın vereceği bir zekât yoktur. Çünkü onlar, malın sahibi değillerdir. Onlara düşen, bu malları sahiplerine geri vermektir. 

Kumar ve çalmak gibi gayr-i meşru yollardan kazanılan servet, zekâta tabi değildir. Çünkü gayr-i meşru malın sahibi belli ise iade etmesi gerekir, yoksa fakir ve müstahak kişilere dağıtmak icap eder. (Reddü'l-Muhtar, 2/25) 

Çek veya senet verilerek zekât ödenmiş olur mu?
Karşılığı bulunmayan ne banka çekleri ne de borç senetleri paranın yerini tutmazlar. Dolayısıyla sadece üzerinde bir takım meblağların yazılı bulunduğu çek ve senetlerin fakire verilmesiyle zekât ödenmiş sayılmaz. Fakirin, zekât malını veya parasını teslim alması şarttır. 

Ancak karşılığı bulunan banka çeki ve alacak senetlerinin fakire verilmesi ve fakirinde, bunların üzerinde yazılı meblağları nakden ele geçirmesi halinde, zekât ödenmiş sayılır. Fakat o fakir bu parayı tahsil edemezse, o kimse zekâtını vermiş sayılmaz. 
 
Fasık kimselere zekât vermek caiz midir?
Âlimlerin cumhuruna göre, fasıklara zekât vermek caizdir. Yalnız fasığa verilen zekâtın Allah'a isyana götürecek yerlerde harcanacağı kesin olarak bilinirse, fasık kumar ve içki içmek gibi devamlı günahlarla meşgul ise o takdirde ona zekât verilmez. 

Zekât verecek kişi, fasığa vereceği zekâtın mahiyeti yolunda kullanılmayacağını kesin olarak bilmesi ve fasık kimsenin devamlı kumar ve içki içmek gibi günahlarla meşgul olmadığnı bilmesi halinde, zekât vermesinde bir beis olmaz. 

Kardeşe zekât verilir mi? 
Hanefi ve Şafii mezheblerine göre, bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu; babasına, annesine, dedesine, ninesine, çocuklarına ve torunlarına zekât veremez. Kardeş, bunlardan biri olmadığı için zekâta müstahak olduğu takdirde, kendisine zekât verilebilir. 

Namaz kılmayan kimseye zekât verilir mi?
Bu hususta ihtilaf vardır. Bazı âlimlere göre, namaz kılmayana namaz kılmasını emretmek gerekir. Şayet söylenir de "Tamam, namaz kılacağım" derse zekât verilir. Aksi takdirde verilmez. 

Bazı âlimlere göre; ihtiyaç sahibi namaz kılmayanlara, tevbe edip namaz kılıncaya kadar zekât verilmez.

Asrımızın bazı alimleri ise şöyle demiştir: "Fakirlere ve düşkünlere zekât verilmesini emreden ayetlere bakıldığında, ayetlerin umumi manasında, itaat edenle isyan eden arasında herhangi bir ayrıma gidilmez. Buna göre, namaz kılmayan isyankâr insanlara da zekât verilebilir. Yalnız, kumar ve içki içmek gibi devamlı günahlarla meşgul ise o takdirde ona zekât verilmez." 

Az bir altın, nisaba ulaşmadığı halde, antika olmasından dolayı değeri yüksek olup nisaba ulaşırsa zekâtını vermek gerekir mi?
Nisab miktarından az olan altın, nisaba ulaşmadığı halde antika olmasından dolayı değeri yüksek olup nisaba ulaşırsa da zekâta tabi değildir. (el-Fıkhu'l-İslâmi ve Edilletuhu; 3/279)

Kaynak: Büyük İslam İlmihali
Müellif: Seyda Muhammed Konyevi (k.s) Hazretleri

 
  Bugün 5 ziyaretçi (40 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol